29 Ekim 2010 Cuma

Bir takım diyaloglar...

-Olmamak nasıl bir duygu sence?
-Olmamak mı?
-Evet. Olmamak.
-Olmamak... İmkansız gibi geldi bana. Biraz açıklasana, nasıl olmayabilir bir insan?
-Yokluğu düşün mesela. Birinin yokluğunu hissetmediğin an o yoktur artık değil mi?
-Benim için var olmaması onun olmaması anlamına gelmez ki.
-Var olmamak işte bahsettiğim şey. Birinin var olması için maddesel olarak bu dünyada olması yeterli mi sence?
-Eğer maddesel olarak burada ise, ruhu da burada değil midir?
-Ben ruhumun nerede olduğunu bilmiyorum.
-O zaman şu an konuştuğum kişi kim?
-Ben miyim?
-Soruyu ben sordum.
-Benim.
-Öyleyse?
-Tamam, şu an burada olabilirim. Ama olmadığım zamanlar da çok oluyor. 
-Burada olmadığında nerede oluyorsun?
-Bilmiyorum.
-Bir yerde oluyorsun ama değil mi? Nerede olduğunu bilmemen, hiç bir yerde olmadığın anlamına gelmez. Mesela çok sevdiğin terliğin. Şu an nerede?
-Bilmiyorum.
-Yerini bilmiyorsun. Peki... Ama o şu an herhangi bir yerde, öyle değil mi?
-Sanırım.
-Öyleyse olmamak mümkün değil. Orada, burada, şurada olmayabilirsin. Ama bir yerde varsın işte, var olmuşsun bir kere. Mekanın ne önemi var?
-Mekansızken de var olabilir mi insan?
-Maddesel olarak var olamasa da ruhu var olur. Şu anda neredesin?
-Seninleyim.
-Ben neredeyim?
-Bilmiyorum.
-Bilmek ister miydin?
-Sanırım evet.
-Öyleyse gözlerini aç!
-Ne?
-Gözlerini aç!
 Ve gözümü açtığımda kendimi tıklım tıklım dolu bir metro da buldum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder